Bugün üzerine düşünürken daha çok okuma yapma gereği duydum ve yıllar sonra elime K.Horney’in Ruhsal Çatışmalarımız kitabını elime aldım. Çok iyi oldu. Sürekli çelişkilere bağlıyordum her konuyu. Bu da çelişki ve böyle yaşamaya alışmalıyız diyordum sanki. K. Horney içime su serpti. Çünkü kitabın ilk sayfasında “ …kendi içimizdeki çatışmalar da insanın bütünsel bir parçasıdır” açıklamasını yapıyordu. Çatışmaları çözüme bağlamak için bu çatışmaların farkında olmak gerektiğinden ve çatışmanın farkında olduğumuz zaman da çelişen konulardan birinden vazgeçecek yürekliliğe sahip olmak gerekiyordu. Vazgeçmek o kadar da kolay değildi Horney’e göre. Ama daha da önemli bir şey söylüyordu Horney. Ona göre İÇSEL ÖZGÜRLÜĞÜN SIRRI çatışmalarımızla yüz yüze gelmekti.
İnsan doğasını anlamaya ve kavramaya çalışmak zor. Bkz: Yeraltından Notlar
Çatışmalarımızla yüzleşebiliyor muyuz? Camille Claudel çatışmalarıyla yüzleşmiş ve Rodin’den ayrılma kararı almıştı. Bedelini de ödemişti: Aç kalarak, sevgisiz bırakılarak, heykelden uzaklaştırılarak. Geç kalmıştı belki karar vermekte ama hangimiz her zaman doğru kararları doğru zamanlarad alabiliyoruz ki? Edebiyat hocamı hatırladım. Bana bir mektup yazmıştı ve sonunda şöyle diyordu: Mükemmel yoktur, mükemmele yaklaşma vardır. Bence Camille mükemmel bir kadındı. Belki de pozitif ayrımcılık yapıyorum. Olsun o kadar değil mi?
Rodin sevgiyi yansıtan her heykelinde Camille’in yüzüne yer vermiş. Gerçek yaşamda ise onun yanında duramamış bir adamdı. Zıtlıklar, çelişkiler,çatışmalar…Ama hangimiz Rodin’in acı çekmediğini söyleyebiliriz ki? Dönüştüremediği kendi yaşamıydı sonunda.
Çatışmalarının farkında olup vazgeçmemişti Rodin. Seçim yapamamıştı…Kurduğu düzenden vazgeçmekten korktu.
İlişkiler ah ilişkiler!
Güzelin çirkinle iç içeliği…
Ve devrim(Bkz: Mülksüzler)
Ve acıyla yüzleşme!
“Nedenler bulunur ve geçiştirlir acılar” yazmıştım. Yüzleşme ne güzel bir sözcük ve ne güzel bir eylem!
Maskesiz olabilirsek…
Yasemin Şenyurt-2011