30 Mart 2011 Çarşamba

üf!


Kalbimi kemiren korkuyla baş edebilirdim. O korkunun tuhaf turuncu köşeleri olmasaydı daha kolay olacaktı işim. Olsun diyordum bunun da üstesinden gelebilirim. Bu korkunun adı sanı yoktu. Benim adım vardı. Ondan üstündüm, hızlıydım ve güçlüydüm. Erkekler gibi konuştuğumu hissedip kendime çeki düzen verdim. Ondan narindim, duyarlıydım ve ayrıntılara düşkündüm. İşime öyle geldiği için değil de içimden öyle geldiği için davranmayı yeğledim. Bundan sonra da değişeceğimi pek sanmıyorum. Korkumun kaçıp gitmesini istemiyordum. Korkunun tuhaf turuncu köşelerine kurulmak da…Korkumla nasıl bir ilişkim vardı? Benim kalbimi kemirmesinden başka onun hakkında bilgim var mı? Yok…
Korkuma şekil vermek istiyorum. Onu yoğurmak ve ona şekil vermek…Hangi kıvama geleceğini de pek bilmek istemiyorum. O bana şekil veriyor mu? Elbette. Tırtık tırtık kalbimi o yarattı sayılır.
Tam ona şekil vermek için her şey hazırdı ki karşıma bir adam dikildi. Eyleme çağırdı beni. Onların eyleminde daha güzel bir dünya vardı. Görkemli vaatler sunuluyordu insanlara. Eylemlerine katılacaktım. Korkumdan bahsettim adama yolda yürürken. Ona şekil vermek istediğimi söyledim. Adamın gözlerinden yaş süzüldü. Parktan geçiyorduk. Oturalım beş dakika…
Parkta adam kendi korkularından hiç söz açmadı ama durmaksızın ağladı. Rahatlayın dedikçe daha çok ağladı. Hiç soru sormadım. Kafam allak bulmak olmuştu. Eve dönmek ve korkumu şekillendirmek istiyordum. Kalbimin sağlam yanlarıyla düşünmeye çalıştım. Eyleme gidecektik. Daha güzel bir dünya…
Adama baktım. Çirkin fakat gerçekti. Güzel bir dünya diye çağırdığı yer bu park mı?
Kırgın bir kadındım ben. Aşka, adamlara ve kadınlara…
Güzel dünya! Bu parkta bizi gören olsa ne derdi düşüncesi aklımın ucundan geçmedi. Saat ilerliyordu.
Korkma ben varım dedim adama. Ağlamaktan içi kesilmişti. Su ister miydi?
Seni kandırmadım dedi adam. Biraz ileride eylem var. Sen git istersen ya da eve dön dedi. Geç oldu.
Ne aptaldı şu adam…
Sözüm ona beni düşünüyor.
Yanında kalacağım demek gelmedi içimden. Sustum. Dalgın dalgın etrafa baktım.
Çirkin ve aptal adam gitmiş bir süre sonra. Gitmeseydi demedim. Eve döndüm. Hızlı adımlarla ve hiç korkmadan. Güzel dünya!
Eve döndüğümde kalbimi kemiren korku bütün evi sarmıştı. Üf dedim. Sadece üf…Söndü.
Bu kadar kolay sönebildi demek ki dedi komşum.
Sen de dene dedim. Bir sigara yaktı. Kocasından şikayet edecekti ballandıra ballandıra. Hlainden anladım. Güzel dünya!
Üf diye sönmeyecek ne vardır ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder